Güiza'dan Daha İyi Ok Atacaklar

[CanSIMSEK]

"Okçu" lakabıyla tanınan Fenerbahçeli Daniel Güiza sayesinde "okçuluk" yeniden gündeme geldi. Pekin Olimpiyatları'nda 2 Türk okçu madalya için yarışacak.
Türk spor medyasının sayfalarında son günlerde sık sık göze çarpan bir fotoğraf bulunuyor. Fenerbahçe Futbol Kulübü'nün dillerden düşmeyen ünlü transferi Daniel Gonzalez Güiza'ya ait bu fotoğraf. Başarılı futbolcu yaptığı okçuluk hareketi tekniğiyle nam salmış bir isim. 'Okçu' tabiriyle anılan İspanyol futbolcunun, bulunduğu her ortamda ok atış hareketini yapması isteniyor.

Onun sayesinde Türkiye'de futbolun yanında farklı bir spor dalının yani okçuluğun çokça zikredilmesi sağlandı. Pek fazla gündeme gelmeyen okçulukta, Türkiye uzun yıllardır uluslararası arenada yay çekiyor, ismini her daim zikrettiriyor.

Bunun en güzel örneğini de birkaç gün sonra başlayacak 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları'nda göreceğiz. Çin'de gerçekleşen oyunlarda Ay-Yıldızlı bayrağı taşıyan iki tane okçumuz bulunuyor. Bayanlarda Zekiye Keskin Şatır, erkeklerde Yunus Göktuğ Ergin, Türkiye adına olimpiyat oyunlarında madalya mücadelesi verecek isimler. Her iki başarılı okçunun Pekin'de madalya alma şansı yüksek.




Olimpiyatlarda mücadele edecek olan bayan okçumuz Zekiye Keskin Şatır, olimpiyat gibi gayet zor bir kulvarda madalya kovalarken pek çok meşakkati de birlikte yürütmenin sorumluluğunu taşıyor. 16 yıldır okçulukla uğraşan Şatır, aynı zamanda küçük bir yuvanın annesi. Kendi gibi eşi Serdar Şatır da okçu olan Zekiye, olimpiyatlara hazırlanırken çok yoğun bir süreç geçirmiş. Selin (5) ve Serra (3) isimli iki tane şirin kız çocuğuna sahip olduğunu belirten başarılı sporcu, çocuklarını büyütürken hem antrenman yapmış hem de öğretmenlik görevini yerine getirmeye çalışmış. 1976 doğumlu milli sporcu, eşinin büyük desteğiyle ok atmayı devam ettirmesini ve 2008 Olimpiyatları'nın hazırlık sürecini şu şekilde anlatıyor: "Kızlarım dünyaya geldiğinde sporu bırakma noktasına gelmiştim. Çünkü onlara çok az zaman ayırıyor, ayda 3-5 kez ancak görebiliyordum. Eşimin yoğun ilgisi ve ailemin destekleriyle tekrar spora döndüm. Allah'a şükür atışlarımda da herhangi bir sorun olmadığı için Milli Takım'da tekrar kendime yer buldum. Geçen yıl başladığımız olimpiyat hazırlıkları çerçevesinde yoğun bir süreç geçirdim. Hatta Ümraniye'de görev yaptığım ****** Endüstri Meslek Lisesi'nin spor salonuna ve bahçesine ok atabileceğimiz bir alan kurduk. Eşimle birlikte çalıştığım okulda hem çocuklara bu sporu öğretiyor hem de antrenmanlarımızı yapıyoruz. Eşim de olimpiyat kotasını almak için çok çabaladı ama nasip olmadı."

Anafen Koleji Spor Kulübü'nün bünyesinde spor yapan milli okçu, kulübüyle ilgili, "2-3 yıldır bana teklif getiren Anafen Spor'un isteğini geçen yıl kabul ettim. Okçuluğa verdikleri önemi gördüğümde çok etkilendim. Bana maddi manevi her türlü desteği sağlıyorlar. Şu an kulübümle birlikte uyum içinde çalışmalarımı devam ettiriyorum." şeklinde konuşuyor. Olimpiyatlarda madalya alma noktasında birçok sporcunun şansı olduğunu anlatan tecrübeli sporcu, "Oku attığınız anda hava şartları ve rüzgar gibi etkenler iyi olduğu zaman şansınız artıyor. İyi hava şartlarına o an kontrolünü sağlayabildiğiniz zihniniz ve bedeniniz de eklenince başarı kendiliğinden geliyor. İnşallah burada da bu tür bir zamanlamayı yakalarsak Göktuğ da ben de madalya alabiliriz." diyor.

Göktuğ Ergin gelecek vaat ediyor

Erkekler okçuluk 70 metrede olimpiyatlarda ülkemizi temsil edecek olan Yusuf Göktuğ Ergin, genç ve yetenekli bir sporcu. Daha gençler kategorisinde dünya rekorları kırmaya başlayan Ergin, gelecek için umut vaat ediyor. 1,90 boyuyla dikkat çeken Ergin, 1984 doğumlu. Yetenekli sporcu, İzmir Büyükşehir Belediyesi adına ok atıyor. 12 yaşında yay tutmaya başlayan milli okçu, Cumhur Yavaş'la çalışıyor. Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunu genç sporcu, okçuluğun göründüğü kadar kolay olmadığını, olayın öylesine ok atmakla bitmediğini belirtiyor. Fiziksel ve zihinsel kontrolün üst düzeye çıktığı okçuluğu her insanın kolaylıkla yapamayacağını anlatan Ergin, "Aşırı disiplin bu sporda şart. Koreli sporcuların başarılı olmasının altında yatan ana faktör de budur. Ayrıca okçuluk başlı başına bir takım sporudur. İyi bir takımla ve takımda size önderlik edecek bir büyükle başarınız daha da artar. Eğer şartlar uygun olursa madalya alamamamız için hiçbir sebep yok." açıklamasını yapıyor. Oyunlarda her sporcunun madalya şansı olduğunu belirten Ergin, "2007 Dünya Şampiyonası'nda, 2004 Atina Olimpiyatları şampiyonuyla yarışmış ve oyunlara katılmaya hak kazanmıştım." diyor. Sporcularımız kadar 6 ay önce Türkiye Okçuluk Milli Takımı'nın başına getirilen Koreli Kim Jeong Ho'nin başarılı bir kariyeri bulunuyor. 1997'de tarihî bir başarı yakalayarak ulaşılması güç bir rekora imza atan Ho, 1997 Kanada Dünya Okçuluk Şampiyonası'nda 4 altın madalya kazanarak rekor kıran Kore Milli Takımı'nın antrenörlüğünü yapmış.

(Nurullah Kaya / Zaman)